Yapmak ve Yıkmak

13 Mart 2016 tarihinde ülkemizde yaşanan alçakça saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Maalesef terör olaylarından sonra tek ses çıkıyor toplumumuzdan. Ancak o...

Yayınlanma:
Yapmak ve Yıkmak

13 Mart 2016 tarihinde ülkemizde yaşanan alçakça saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Maalesef terör olaylarından sonra tek ses çıkıyor toplumumuzdan. Ancak o zaman bir oluyoruz, unutuyoruz gündemin getirdiği kavgaları. Yitip giden hayallerden sonra ince bir sızı giriyor yüreğin bam teline.

Ne yazık ki bu topraklarda zor kazanılan şeyler kolay harcanıyor. Çünkü itibarsızlaştırılıyor her şey, unutturuluyor. Cumhuriyet kurulurken yapılan o fedakarlıkları saymak yazmakla bitmez. Zor kazanılan her şeyi görmek için o dönemlere bakmak yeterli.

Peki kim yapıyor bu itibarsızlaştırmayı? Tabi ki hiçbir şey üretmeyenler. Hatta üretileni yıkmaya çalışanlar.

Son hain saldırıdan sonra bir kez daha üzülerek tanık oluyorum ki; bu necip milleti bin yıllık öz yurdunda adım atmaya korkar hale getirenler işte yıkımın en büyük sorumlularıdır. Durmadan felaket senaryoları yazıp çizenlerde belki isteyerek, belki istemeyerek bu amaca hizmet etmiş oluyorlar. Hele hele teröre alışmamızı isteyenler o değerleri (farkında olmadan olduğuna inanmak istiyorum) itibarsızlaştırmaktadır. "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" diyen Mehmet Akif’e bu dizeleri yazdıran ruh pısırıklaştırılmak mı isteniyor?

Vicdanlara soruyorum insan hayatından anlamlı bir değer olabilir mi? İşte yıkıyorlar. Vicdanlara soruyorum teröre alışmak zorundayız demek, bu toprak için toprağa düşenlere saygısızlık değil mi? İşte itibarsızlaştırıyorlar.

Yapmak için kaçıncı acı eşik bu bilmiyorum. Yıkmak her an her yerde oysaki. İstiklal şairine kulak verelim bir kez daha, bu acı eşiği hiçbir şey olmamış gibi geçmeyelim. Yapmaktan yana olalım. Yapılanı korumaktan yana olalım. Ne güzel demiş İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy;

"Sade sen gösteriver ‘İşte bu dur kubbe’ diye

İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye.

Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman

Bir Süleyman daha lazım yeniden, bir de Sinan"

O güzelim yapı, Süleymaniye için bir Sultan Süleyman, bir de Mimar Sinan gerek bir kez daha ama iki ırgatla toz bulutu haline döner işte. Yapmak zordur her zaman. Bir kez olsun bu seferlik zoru seçsek ya millet olarak. Yapıcı olsak, dik dursak, amasız millet olsak.

Yeni Süleymanlar, yeni Sinanlar neden çıkmasın o zaman aramızdan bir kez daha?

[caption id="attachment_692" align="alignnone" width="150"]oguzcan-abakay Oğuzcan Abakay[/caption]

Yorum Yapmak İçin Tıklayınız0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.